17 Aralık 2014 Çarşamba

-25-



Uyumadan önce telefonumun sesini muhakkak kapatırdım. Beni aramak isteyen insanların sabahın erken saatlerini tercih etmesi, onların sonu olabiliyordu bazen. Ağır küfürler duyuyorlardı uykumun sonunu getirdikleri için. Tekrar uyuyamazdım, uyandıktan sonra.
Telefonumun sesini açık bırakmıştım.. Bunu en son bana evlenme teklifi eden kadına, neden olamayacağını anlattığım gecenin sonunda yapmıştım. Onun için kötü bir konuşmaydı ve kötü bir şeyler yapmasından korkmuştum. Ölüm ya da benzeri bir şeydir, telefonumun sesini kapatmadan uyumamın sebebi.. En az ölüm kadar tutkulu ve güçlü bir duygu.

Telefonun ucundaydı. Uyumaya çalışıyordu. Ya da uyumuştu. Bildiğim tek şey telefonun açık olduğuydu. Tam bir çılgın gibi, anlatıyordum. Onunla ilgili ne fark ettiysem. Hiç durmadan konuşuyor ve bilgisayarımın ekranına bakıyordum.. Sanırım yedi yada sekizinci dakikadan sonra tepkiler kesildi. Ben konuşmaya devam ediyordum. Bir sigara yaktım. Keyifliydim. Viskimden bir yudum aldım ve devam ettim;

Canlıydı. Ortalama kadınlardaki yapaylıktan eser yoktu. Yaşıyordu. Hissediyordu. Toplumun, kuralların, ahlakın, insanların sebep olduğu tek düzelikten sıyrılmıştı. Oysa herkes herkesleşiyordu sürekli.
Yetenekliydi. Özellikle hayata karşı. eğlenmeyi, kendini nasıl mutlu etmesi gerektiğini biliyordu.
ona uzun süre baktığımda, '' dondurmasını yere düşürmüş bir çocuğun, annesinden yeniden dondurma isterken ki yüzünü'' görüyordum.

Pırıltılı açık buğday teni hiç yüzülmemiş berrak temiz denizleri andırıyordu. Dudakları, daha önce hiç ayak basılmamış kumsalları, doğallık naraları atmıyordu ama saçlarının arasında sanki kimse dolaşmamış gibiydi. Keşfedilmemiş bir fikir gibi karşımdaydı. En ücralarına, en dokunulmamış yanlarına ulaşmak, orada sohbet etmek isteği kanımı donduruyordu.

Sadece düşten ibaretti böyle insanlar. Bozulmuşluk yayılırken aramızda, böyle tipler zor farkediliyordu. Şanslıydım.

Bi kaç melodi mırıldandım ve iyi uykular dedim sessizliğe. Telefonu kapattım yanıma koydum. Sigaramdan bir nefes daha çektim uzun. Viskimi dipledim ve uzandım yatağıma. Pişmandım. Sabaha kadar ona her şeyi anlatabilirdim. Duymaya alıştıklarından ya da beklediklerinden farklı bir şeyler..

Sorgulamayı severdim. Sorgulayacak tek bir şey bulamadım onda gördüklerimde. Telefonumu elime aldım. Bu sefer sesini kapatmadan en yakınıma koydum.. Söyleyecek ne çok şeyim varmış diye geçirdim içimden. Neden böyle hissettiğimi, düşündüm uzun süre.
aşkı, sevgiyi, merhameti, saygıyı, dostluğu düşündüm, bir annenin yavrusuna hissettiklerini düşündüm, bir kardeşin kardeşine hissettiklerini, platonik bir aşkın iki tarafını da düşündüm,
az geliyordu bana, bir şeyler eksik geliyordu.  Bugüne kadar yaşanmış en tutkulu hikayeleri düşündüm. Hiç birine benzemiyordu hissettiklerim. Manasız kalıyordu üstüne üstlük.

Uyumaya çalıştım. Benimle aynı doruklarda birinin nefes alıyor olmasını bilmek, uykumu kaçırıyordu. Vazgeçtim. Bir kaç şarkı listeledim ve dinlemeye başladım. Bir sigara ve bir viski daha hazırladım kendime. Telefonumun sesisin açık olduğundan emin oldum ve gözlerim kapalı devam ettim.



Hiç yorum yok: