22 Şubat 2011 Salı

ölüm mü ? :)

Çoğu insan ölüme hazır değildir, ne kendi ölümüne ne de başkalarının.Şoka girerler, ödleri patlar, beklenmedik bir sürprizdir ölüm onlar için. Olmamalı oysa.
Ben ölümü sol cebimde taşırım. Bazen cebimden çıkarıp onunla konuşurum: "Selam yavrum, nasılsın? Ne zaman geleceksin beni almaya? Hazırım."
Bir çiçeğin büyümesi bizi ne kadar kederlendiriyorsa ölüm de o kadar kederlendirmeli. Korkunç olan ölüm değil, yaşanan ya da yaşanamayan hayatlardır. İnsanlar hayatlarına saygı duymuyorlar, işiyorlar üstlerine, sıçıyorlar. Geri zekalılar. Tek düşündükleri düzüşmek, sinema, para ve düzüşmek. Hiç düşünmeden yutuverirler Tanrı'yı, hiç düşünmeden yutuverirler vatanı.
çok geçmeden düşünme yeteneklerini yitirir, başkalarının onlar için düşünmelerine izin verirler. Pamuk beyinliler. görünümleri çirkin, konuşma biçimleri çirkin, yürüyüşleri çirkin. Yüzyılların olağanüstü bestelerini çalın onlara duymazlar.
Çoğu insanın ölümü aldatmacadır. Ölecek bir şey kalmamıştır geriye.

16 Şubat 2011 Çarşamba

- 11 -

kanserden ölmekte olan adama sor
banyo yapma ihtiyacı olan adama sor
tek bacaklı adama sor
köre sor
peltek konuşana sor
afyon çekene sor
elleri titreyen cerraha sor
üzerinde yürüdüğün yapraklara sor
tecavüzcüye sor ya da
tramvay görevlisine
veya bahçesinde eğreltiotlarını yolan
yaşlı adama sor
tefecinin birine sor
pire eğiticisine sor
ateş yiyene sor
bulabileceğin en sefil adama
en sefil anında sor
bir judo hocasına sor
fil sürücüsüne sor
cüzzamlının birine, müebbet mahkûmuna, veremliye sor
tarih öğretmenine sor
tırnaklarının arasını hiç temizlemeyen adama sor
palyaçonun birine ya da gün ışığında ilk gördüğün
yüze sor
babana sor
küvette ayağı kayana sor
köpekbalığının yediği adama sor
bana eşi farklı eldivenleri satana sor
bunların hepsine ve benim saymadıklarıma sor
ateşe sor ateşe ateşe-
yalancılara bile sor
ne zaman istersen dilediğine sor
hangi gün istersen yağmurda
karda ya da sıcaktan sararmış bir verandaya çıktığında sor
buna sor şuna sor saçında kuş pisliği olan adama sor
hayvanlara eziyet edene sor
ispanya'da bir sürü boğa doğuşu izlemiş adama sor
neredeyse hiç acı çekmeyen adamlara sor
bana sor,
ölüm döşeğindekilere sor
bunların herhangi birine ya da hepsine sor
sor sor sor
hepsi şöyle diyecektir;
''yıllar önce böyle değildik
büyümekten nefret ediyorum''
saçmalık bu, sik beyinlilere dönüşmüşüz. ne oldu boktan şeyler yaşadıysak. Hep iyisimi olacak. Aksine, kötü olan her şey güzeldir, yaşamasını biliyorsan eğer. Bütün güzellikleri bi kenara koyup hayal kırıklıkları üzerinde yaşayan kadınların, bütün gün kanepede oturup dır dır eden kadınlardan hiç bir farkı yok. Çekilmez!

- 10 -

Sabaha karşı 2 den sonra kimse çirkin değildir.

aşkı bilmezsiniz siz

saçlarının belinde olmasından mahçup,
güzelliğinden muzdarip,
ne yapsa engelleyemiyor cazibesini.
masumiyetini kaybetmiş,
bıraksan yaşar tek başına ama
bilmez aşkın ne olduğunu..
bir onun giremedim hayatına çok istediğim.
belkide hiç girmemeliyim.
kanlarına giriyorum onların çünkü ve kurtulamıyorlar benden
her şeyi deniyorlar kaçmak için
ama sonunda hep geri dönüyorlar
hepsi geri dönmüştür bana.
bu genç kız dönmez.
belkide bu yüzden olmamalı.
aşk böyledir işte.
ama siz bilmezsiniz aşkı.
yaşamak sanırsınız ama
aslında aşk yaşayamamaktır.
hem neden aşık olursunuz ki?
bir şeye ole hemen sahip olacaksanız
neden aşık olursunuz?
bir şeyi çok isteyip ulaşamamak
dokunamamak, hissedememek
değilmidir aşk?
Ama siz bilmezsiniz işte.
Aşkı, sevgililer gününde yenilen
akşam yemeği sanırsınız.
halbuki aşk, sade kahve içmek için anlaşıp
o kahveyi hiç birlikte içememektir.
ama siz bilmezsiniz aşkı
sabahlara kadar düzüşmek sanırsınız.
kahve içerken de sevişilebileceğini bilmezsiniz.
öğrenmeye kalkmayın sakın, beceremezsiniz.
siz zaten en başta aşkı becerememişsiniz.
bu yüzden birbirinizle beslenmişsiniz.
işte bu kadar basit.

12 Şubat 2011 Cumartesi

gün batımı ile gün doğumu arasındaki kalın çizgi

şimdi biraz geçmişe gidelim;

çocukluğunuzda annenizin evden çıkarken size söylediği şu uyarıyı hatırlayın; '' hava kararmadan evde ol bak ortalık çok kötü!''
şimdilerde anlıyorum önemini,
hayatım boyunca hep gün batımında değilde, gün doğumunda eve giden insanlarla birlikte oldum. Ortalık çok kötüydü gerçekten ve kötü olması hoşlarına gidiyordu insanların. Bununla ilgisi varmı bilmiyorum ama insanlar arası ilişkilerde öyleydi. Sevgiler, aşklar, nefretler, sevinçler. Tersti. Mesela artık o çocukken, hoşlandığımız kızın elini tutma isteği, sabah o kızla uyandığımızda oluşuyordu. Ya da oluşmuyordu. İlk başta yaşamamız gereken şeyleri en sonda yaşamaya çalışıyorduk. Her şeyi tükettikten sonra.
Akşam hava karardığında evde olması gereken biriyle tanışmak istiyorum, gece dışarı çok nadir çıkan biriyle mesela. Elini tutmak istiyorum ilk.. Gün batımından sonra çok farklıdır çünkü. Geceyse eğer büyük ihtimalle deli gibi eğlenip içmişizdir. Ve yine hava karanlıkken sokaktayızdır muhtemelen.. Sabah hava aydınlanmaya başladığında da ya sarhoş ya da sarhoşluğun mahoşluğunda düzüşüyor oluyoruzdur.
Ne zaman bırakıcaz acaba insanlardan beslenmeyi.
Akşam namazında evdeyim artık. Kim ne derse desin. Akşam namazından sonrada evde olan arkadaşlarım olsun istiyorum.

11 Şubat 2011 Cuma

tool..sober

öleceğimin haberini alırsam son dinleyeceğim şarkılar arasında.