12 Ağustos 2015 Çarşamba

Zerafet

Gözlerimi açtım. Hava aydınlıktı. Henüz günes yüzünü göstermemişti. Alaca karanlıkta, gözümün gördüğü lk seydi.

Uzun süre izledim ellerini. Uzun ince parmakları neyi tutsa yakacakmışcasına kusursuzdu. Dokundum parmak uçlarına uyanmasına izin vermeden. Bitmiyordu. Parmak uçlarımı gezdirdim parmak uçlarında. Neredeyse ilk defa bir kadına dokunuyor hissi o kadar güzeldiki. Kalemle çizilmiş dudaklarını, biraz daha çabalasa yanaklarına inecek kadar uzun kirpiklerini izledim dakikalarca. Nefesi sıcacıktı. Tüm vucudunu dolaşan havayı içime çektim defalarca. Uyandığında bunların hiç birini yapacak cesaretim olmayacaktı. Emindim. Nasıl soyleyecektim, sevgilsinden bir kaç gün önce ayrılmış, daha toplasan on saat sohbet edememişken, zerafetine kapıldım diye. Nasıl söyleyecektim sana bakmak güneşe bakmak gibi, ne uzun uzun bakabiliyorum, ne de varlığından vazgeçebiliyorum diye. Seninle konuşurken kendimi iyi hissediyorum, heycanlanıyorum, keşke hep konuşsan, ben karşında dinlesem diye nasıl söyleyecektim. Benim yüzüme bakmak bir tas çorbaya bakmaktan farksızken, bu güzelliği her gün görmeyi nasıl isteyebilirdim. Hak ediyormuydum bunu.

Nasıl oluyorduda bır kadına boyle seyler hissedebiliyordum. Kendime, sadece yanımda yürüse arada dönüp yüzüme baksa, belki arada gülümser ve zamanı durdururuz birlikte diyebilmemin nedeni neydi. Ne zamana kadar sürecekti yüzümdeki şapşal gülümseme.

Uyandı ve sadece günaydın diyebildim. Bu canımı çok yakmıştı. Saati erteledik ve uyumaya niyetlenip yarım saat daha sohbet ettik. Gülüştük uzun süre. Hazırlanıp çıkmamız neredeyse beş dakika sürdü. Taksiye bindik. Hayata geri dönmüştük. Haz etmediğim bir çok insan ve onu göremediğimde zevk almadığım saatler üzerime gelmeye başladı. llk defa pişmanlık yaşadım, keşke yüzme konusunda uzmanlaşsaydım. Hatta çok iyi bir çocuk olursam her gün onu görebilirdim :)

Kendı halinde, oldukça doğal, güzel, sessiz, bazen gergin, bazen çok mutlu, olumlu, yere bakarak yürüyen bir kadında kendimi görmüştüm. Bundan önceki hayatımızda kardeştik belkide :)
Zerafet neredeyse kusursuz bir kelimeydi. Kimseye yakıştıramazdım. Bir şiirde geçer kimseye söyleyemediğm, '' Gözlerimin meziline zerafetin ilk defa girdiğinde, anlamıştım bir kalp ağrısı başlıyacağını bende'' Kalp ağrısımıdır bilinmez ama, karnımda kelebeklerin dans ettiği kesindi. Susuyordum ama uzun sürmeyecekti. Kelebekler ölmeden elini tutmalıydım :)





7 Ağustos 2015 Cuma

-34-


...
Hiç kimsenin görmediği hç kimsenin gerçekten konuşmadığı bir kadınla denizin ortasında yalnız başımaydım. Basıma gelen en güzel şey değildi belki ama, olabilirdi .
...


Ev gergin, çalışma saatlerim uzundu. en çok aradığım, tek basıma oturup hiçbir şey düşünmeden öylece biramı yudumlamaktı. Gün daha eğlenceli bir şeyler sundu bana.
İçine defalarca aldatılmış bır kadın kaçan güzellik abidesi bir köpekle karşıladı beni. Huysuz kuralcı inatçı gözü sahibinden başka bir şey görmeyen bu hayvanın bir saat sonra ayağımı yalayacağı en son aklıma gelecek şeydi Bir yarım birde dolu votkamız vardı. İlk defa gidiyordum evine ve güzel bir sohbet, gülebiliyorsamda gülmekti aklımdan geçen. Fazlası vardı bu kadında. Defalarca ölmüş ama hala konuşabilen onca insan arasında yaşadığını pek belli etmiyordu. Duyguları vardı, tepkileri, yetenekleri, ruhu vardı en önemlisi. Üstüne  iyi içiyor kurallarını kendi koyuyordu. Yapılacak en iyi şeydi o an için ve eslik ettim. Hiç farkettirmeden zamanı geçirmiştik. Biz ne kadar iyi eğleniyorsak zamanda o kadar seyrinde ilerliyordu. Boyle zamanlarda saate bakmazdım zaten. Saate ilk baktığımla ikinci baktığım yer farklı olurdu bu yüzden..
Dışarı çıkmaya karar verdik. Caddeler saate nazaran kalabalıktı. Bir kaç insana hayatında sadece bir defa görebileceği bir gösteri yatıktan sonra yürumeye devam ettik. Hiç bir şey beni hissettiklerimi yaşamaktan alıkoyamazdı. Salt eğlence ya da salt delilik ne derseniz deyin ama araçlar durdugunda önlerine gecip dans ettik. Hatta bir seferinde selam bile verdik. Gecenin en korku dolu anı yasandı o sırada. O an herşeyden çok istediğim şeyi çok erken yaşamıştım. Heyecanı ertelemek de neyin nesi diye geçirdim içimden ama çabuk geçti. Her yere yürüyerek gidilebilecek bir yerde yaşamıyorduk. Sansımız iyiydi çok beklemeden aldılar bizi. Denize sadece beş dakikada varmıştık. Çiftimiz bu geceyi ne yaparlarsa yapsınlar bizden iyi geçiremeyecek diye geçirdim icimden gülerek.
Deniz harika değildı ama keyfimizi kaçırmadı. Biraz yüzdükten sonra ilerde küçük bir tekne (O'nun değimiyle jet kı haklı çıktı)vardı. Köpekbalıkları engel olamadı oraya yüzmemize. Hatta bir iddaaya bile tutuştuk. Yüzemeyiz dedim, yüzeriz dedi. Kazandı..


hiç kimsenin görmediği hiç kimsenin gerçekten konuşmadığı bir kadınla denizin ortasında yalnız başımaydım. Basıma gelen en guzel sey degıldı belkı ama, olabilirdi. Daha öncede bu kadar iyi vakit geçirmiştim, sadece tadını çıkardığım anların sayısı fazlaydı belki ama teknenin ya da jetin (herne boksa) üzerine çıktığımızda dünyadaki diğer tüm insanlardan vazgeçiyorum dedim. (yine içimden)
Kimsenin çok fazla derinine inmesine izin vermiyordu. Zorlamadım. Kendi içinde sorunlarını cozu sonuçlarını yasamak daha kolayına geliyordu sanki. Neredeyse bir saatten fazla kaldık orada ve ay dolunaya çok yakındı.
Neredeyse her şeyden konuştuk. Tekrar suya girmek üzerine bile saatlerce gülebilirdik. Kıyıya daha çabuk dönmüştük. Kopekbalıkları sağolsun. Duşumuzu alıp üzerimizi değiştirdik. Her zaman olduğu gibi yine birşeylerımı unutmuştum. Ama sansımız yaver gidiyordu, beklemedik bile. Tüm dünyayı dolaşan kırmızı otobüs milyonda bir ihtimalle o an oradan geçiyordu ve tekrar eve götürebilecek kadar bekledi bizi. Otobüs sakindi. Arkaya geçtik bir süre sonra. Gece yarısını geçeli çok olmuştu. Bana gitmeye karar verdik. Deplasmanı sevmezdim ve günü bitirmek istemedim. Anahtarımı unutmasaydım daha güzel bir sabah geçirebilirdik. Kahvaltıdan sonra cıktı. Şişme yatağımı beğenmediği aşikardı(gülerek)

Gün bitmışti. O gün o evdeki son günümdü. Çıktım evden biraz yürüdüm. Kalacak bir yer bulmalıydım. Neredeyse berduştum ve kalacak yer en son derdimdi. Cüzdanımı kaybettiğimden paramda sınırlıydı. Bu durum keyiflendirdi beni. Eski zamanları düşündüm. Uyuyacak bir oda ve biraz içki için mızıka çaldığım zamanları. Kulaklığımı takıp en güzel şarkıyı açtım ve geceyi düşünmeye devam ettim.
Pazartesiye daha çok vardı..

...