5 Mayıs 2011 Perşembe

boxer giymemek

Kimse yalnızlığıma köstek vurmadı benim. Ben kendim istedim bunu. Kalabalıklaşmayı, gereksizleşmeyi ben seçtim. Kendi özgürlüğümü kendim yiyip bitirdim..

Bütün yalnız ve çirkin insanlar kendilerini geliştirmek isterler. Çok kitap okurlar, daha sanatsal, avrupa yapımı filmler izlerler. Kendilerinin bir tarzı olması gerektiğini düşünürler hep. Rahat yaşayan meşhurlaşmamış sanatçılara özenirler. En iyi fotoğraf çekene ya da resim yapana. Bateri çalan adama ''vay a.q en taş hatunları bunlar beceriyor işte'' derler genelde. Kıyafetler, hobiler, dinlenilen müzikler, yürüyüş vs.. her şeyleri benzemeye başlar birilerine.
Dışarıdan güzel görünüyordur. Kollarında kocaman resim çantası, ellerinde kocaman fotoğraf makinaları, hep nereden aldıklarını merak ettiğiniz pantolonları, hırkaları, yazın Olimpos'tan başlayıp Vadi'ye uzanan tatilleri falan hep cazip geliyordur. En çirkin adamlar bile biraz bohem takıldığında kızlar prim veriyor, ''bize de buradan bir şeyler çıkar, en azından şu abazalığı atarız'' demeye başlıyorlar.
Ama o iş öyle değil işte. O kızlar mezun olunca gene bir doktor, mühendis, avukat falan buluyorlar. Sen arkasından şarap içip ağladığınla kalıyorsun. Yalnız bırakılmayı hak ediyorum. Hiç bir arkadaşımı aramıyorum ikinci defa. Kimse umurumda olmuyor genelde. ''Bunalımda mısın diye soranlara ''evet, gidersen düzelicem'' diyorum. Ama yinede beni bırakmıyorlar.  Çevremi beni, yaşadıklarımı ve yaşayacaklarımı sömürmeye devam ediyorlar.
Kendime hiç bir şey eklemedim yalnızken.
En çok merak ettiğim iç çamaşırı giymediğini söyleyen kadınların ne hissettiğiydi. Bende bir süre boxer giymeden gezdim. Çok eğlenceli. Neden daha önce böyle bir şeyin aklıma gelmediğini uzun uzun düşündüm. Sanırım farkında olmadan eğitilmişiz.