15 Mayıs 2010 Cumartesi

-3-

Bulunduğum yerlerde ikiliklere neden olurdum. Beni ya çok severlerdi ya da hiç sevmezlerdi. Ortası yoktu, çünkü biri yanıma gelip birşey sormadıkça kimseyle konuşmazdım. Huzuru bozmak favori suçlarımdan biriydi. Dünyadaki çoğu insanların sadece süs eşyası olarak şehirlere serpiştirildiğini düşünüyordum. Giyinip tepeden aşağı doğru yürüdüm. Tepenin bitiminde bir market biraz ilerisinde haftanın iki günü, kadın bir solistin çıktığı bar vardı. O günler hep kalabalık olurdu. Oysa kadın neredeyse iticiydi. Ana caddeye çıktım. Arabalardan bir kısmı doğuya bir kısmı batıya doğru gidiyordu. Birden, hepsi aynı yöne gitse mesele kalmıyacakmış gibi geldi bana..
Güzeldi, bir tarzı vardı. Gülünce gözleri küçülüyordu.Çocuklarla ilgileniyordu günün yarısında ve hiçbiri kendisinin değildi. Berduşluğu lükstü. Sokakta yürürken bile.. Sokaklar beni kendime getirirdi. Sokakta olmaktan mutluydum, bir eve tıkılıp saatlerce oturmadığıma, sevgilimle eve kapanıp sevişmediğim için memnundum. Hayat her daim daha güzel fırsatlar verirdi insanlara ve çok az insan yakalardı bu fırsatı. Ben şanslıydım! Onu yakalamıştım ensesinden ve bu sefer bırakmıyacaktım. Bırakmamalıydım..