24 Aralık 2010 Cuma

cep telefonu!

90 ların ortalarında ya da sonuna doğru doğmuşsanız eğer ateri salonuna, toplu saklambaç oynamaya, mahalle maçlarına arkadaşınızı ev telefonundan arayarak çağırmışsınızdır genelde. Şimdi çok eril yazıyorsun diye eleştirenler olacak, bu yüzden ekliyorum hemen evcilik oynamaya da ev telefonuyla arayıp kız arkadaşlarına ulaşanlar olmuştur. =))
Çoğu zaman ulaşılmıştır. Ya ulaşılmadığı zaman?!
Şöyle bir şey duymamışsızdır hiç bir zaman o tarihlerde;
- Olum evde bulamadıysan cebinden arasana..!
İnsanlar ne zaman her istediklerine, istediği zaman ulaşma imkanına sahip oldular. Bu hakkı onlara kim verdi! Hiç bir şeyin eksikliğini, doya doya hissedemeyecek miyiz?. Mesela evcilik oynarken tek başına olmanın hüznünü yaşayıp, arkadaşının varlığının önemini kavrayamayacakmı bu çocuklar. Ya da karşı mahalle aniden toplanıp geldiğinde, mahallenin en iyi oyuncusuna ulaşamayıp, yenilginin korku ve stresini. Her an her istediğine ulaşabilme duygusu nelerin kaybolmasına neden oluyor farkında mısınız?
Peki ya şimdi. Cep telefonunun rehberinde kayıtlı olan herkese her an ulaşabilme özgürlüğü, nelerin önüne geçiyor! Kimlerin özgürlüklerini kısıtlıyor. Ya da hiç özlemediniz mi çok sevdiğiniz birinin sesini duyamama endişesini?!  Çok özlediğim birine haftalarca aylarca ulaşamayıp, otobüse atlayıp aniden evine gidip, telefon numarasının değiştiğini öğrenmeyi özledim ben. O küçük bahaneleri özledim. O insana, günlerdir arıyorum evini fakat sürekli meşgul çalıyor demeyi özledim. Her istediğime istediğim zaman ulaşabiliyor olmam rahatsız ediyor beni. Ve kimsenin bundan rahatsız olmadığını görmekten şikayetçiyim. Cep telefonu kullanmayın demek saçma belki ama mümkün olduğunca ulaşamayacağınız yerde bulundurun.

22 Aralık 2010 Çarşamba

- 9 -

polis, kampüse atılan çürük yumurtadır. türban en keskin bıçaktır. haklarından haberdar olmayan öğrenci ahmaktır. haklarını doğru savunamayan öğrenci ahmaktan beterdir. kapitalizme sadece 90 kişinin karşı olduğu bir kampüs anlamsız. kış aylarında sevgililerin sayısının artmasının sebebi ise yazın sıcakta sevişmenin zevksiz olduğudur.

15 Aralık 2010 Çarşamba

üşümek

yatağımın boyu iki metre eni de, nereden baksan bir buçuk metre vardı. Ama tek başıma titretebiliyordum yatağımı! Gıcırtılar tempoluydu üstelik. Ucuz pansiyonlarda kaldığım sıralarda, yan odadaki düzüşme seslerini anımsadım birden. Ama soğuğu o kadar çok içimde hissediyordum ki, dondurulmuş demir çubuğun kaburgalarıma dokunuşunu çıkaramıyordum aklımdan. Tam anlamıyla kapana kısılmıştım. Kalın giysiler, bereler, kalın pijamalar ve diz üstü bilgisayarın fanı. Hiç biri bu üşümeyi kesmemişti.
Hastaydım uzun zamandır ve tek kurtuluş yolu bir doktordu!

12 Aralık 2010 Pazar

taviz ahbaplığı

Tensel ilişkilerden bahsetmeyeceğim. Sadece sıradan arkadaşlıklar. Kadın veya erkek fark etmez. İki insanın arkadaşlığı. Birbirini gördüklerinde sarılan yada yanaklarına iki küçük öpücük konduran insanlar. Sadece tokalaşanlar mesela. Samimi değildir. Yüzeyseldir bu durum. Karşıdan geliyordur arkadaşın ve artık kaçacak hiç bir yerin yoktur. Elini sıkarsın ve sonra devam edersin yoluna. Birde karşıdan gelmesini istediğin arkadaşların vardır. Gözün görebileceği en uzak mesafede bile, geldiğini görünce yüzünde bir aptal gülümseme oluşan arkadaşların. Ve tabi ki taviz ahbaplığı. Rahatsız olduğun şeylere sesini çıkarmazsın bir süre. Devam eder ahbaplık. Sorunsuz ve serinkanlı. Hiç bir sorun yokmuş gibi durur ama bir taraf rahatsızdır. Sadece arkadaşını kırmamak yada iyi özelliklerini kaybetmemek için sesini çıkarmaz. Ne tartışma vardır ne kavga. Devamlı gülersin eğlenirsin. Ahbaplığın en büyük sorunu da işte budur. Hiç bir sorun olmaması. Bir tarafın kişiliğinden ödün verip karşı tarafa taviz vermesi. Her şey yolundaymış gibi davranması. Uzun süreli bir arkadaşlıkta gerçekten her şey yolunda ve hiç bir sorun yoksa, orada büyük bir sorun vardır. Tanıdığını sandığı arkadaşı aslında verdiği tavizlerle değişmiştir. 
Kavga edin demiyorum ama tartışın. Rahatsız olduğunuz şeyleri söyleyin birbirinize. Ne zaman sorunların üstünü örtmeye ya da halı altına süpürmeye başlarsanız o zaman arkadaşınızdan ümidi kesmişsiniz demektir. Sadece görsel ve samimi olmayan bir arkadaşlık yaşarsınız. Sevişmiyorsanız eğer ki bu düşük bir ihtimaldir, iki karşı cinsin arkadaşlığı da böyledir. Farklı beklentiler içinde olan arkadaşlıklardır çoğu zaman. Eğer güzel bir kadın ya da ideal bir adamsa arkadaşlık etiğin, ince bir çizgidedir seviye. Durumun tensel bir ilişkiye kayması kimsenin elinde değildir. İçkili bir gece ya da baş başa geçirilen bir gün sonrası değişebilir her şey. Değişmelidir belkide. Bu günlerde zaten herkes kendinden bir şekilde taviz veriyor. Zorunda bırakılıyor belkide.