6 Ağustos 2012 Pazartesi

Sıradan Delilik Öyküsü

Yaşam az sayıdaki kadına hoş bir zerafet vermişti, kalanını görmezden gelmişti sanki. Bu tür tarifi zor bir güzelliği vardı.Gözleri hafif çekik, gülüşü içten, insanı kendine bağlayan bir konuşması vardı. Bana ilk gülümsediği anda içimden geçirdim, '' dünyadaki diğer tüm kadınlardan yırttım'' diye. İlk tanıştığımızda Amerikadaydı, uzun süre sohbet ettik. Güzelliğine, sohbetine, gülüşüne, yaşamına kapılmıştım. İşteyken eve gitmenin, evdeyken işe gitmemenin hayalini kuruyordum sürekli. İnsanların hayatlarını idame ettirebilmeleri için yapmak zorunda oldukları şeyler korkunçtu. Ve tüm bu kabusun içinde, bir kadın tüm o zorlukları unutturabiliyordu. Hikaye böyle anlatılmıştı bana ve bu bana oldukça komik gelirdi. Onunla tanışana dek..
Olağan ve sıradan kadınlara alışıktım. Bilindiği şekilde ilerlerdi her şey onlarla. Sorun çıkardıklarında kapıyı gösterebileceğin tiplerdir. Bana neden bu kadar somurtkan ve olumsuzsun diye bağıran kadınları hatırlıyorum  her şeyin daha iyi olabileceğini söylerlerdi hep. Olabilir herhalde; daha az bağırıp çağırarak mesela..
Oldukça çekici bir kadındı. Fotoğrafları sürekli masaüstümü neşelendiriyordu. Gülüşü bakışları gün boyu en çok hatırladığım şeydi. Sıradan bir kadına 3 gün bile tahammül edemezken, Türkiye ye dönene dek neredeyse her gün saatlerce sohbet ettik. Evlerimizin oldukça yakın olduğunu gelmeden 2-3 gün önce fark etmiştik. Yalnız yaşıyordu ve haftanın sadece 1 günü sabah beş buçukta kalkmak zorunda değildi.
O gün buluşacaktık akşam saatlerinde. Gün boyu ekrana baktım, yapacak daha iyi bir şeyim yoktu. Bir fotoğrafından diğerine, sonra diğerine, bir başkasına, o harika gülüşlerinde gezindim durdum. Birileri zamanı ben farkında olmadan geriye alıyordu sanki..
Aşk ve kahkaha vardı. Bundan daha güzel ve heyecanlı bir zaman geçirmemiştim. Topuklu ayakkabıları ilk dikkatimi çeken şeydi. Dar bir pantolon, üzerine yine dar, mavi bir bluz giymişti. Saçları düz ve havalıydı. Hafif makyaj ve alımlı bir gülümsemeyle karşıma çıktı. Gözlerimi ayıramadım uzun süre üzerinden. Yanında oldukça huzurlu ve rahat hissediyordum kendimi. Garipti, ama herkesin bir gülümsemesi vardı. Neredeyse lanet edilecek, üzüntü verecek bir durumdu  bu. Ama herkeste vardı işte. Baş başa güzel bir yemek ve ardından ufak bir kayıp macerası. Sıcak çikolata hayaliyle gidilen deniz kenarı bir mekanda içilen bira ve her içimde daha da güzelleşen bir sohbet. Bu seferde birileri saati ileriye alıyordu sanki ... :)
Sokak yine mutsuzdu.. Yürüdük yarım saat kadar. Dünyadaki diğer tüm insanlardan daha yakın hissediyordum onu kendime. Bu benim için oldukça korkutucu bir durumdu. Ödlek bir tavuktan daha beter olabilirdim. Yine de iyi hissediyordum kendimi. Birini sahiplenmek aynı zamanda kaybetme korkusunu getirirdi. Ama şundan emindim; bir insana layık olduklarını tattırmak, az da olsa sevgisini kazanmak, onu güldürmek, heyecanlandırmak, en önemlisi de sevmek, dünyadaki tüm korkulardan daha güçlüydü.
Eve döndüm balkonda kahvemi içtim. Uzun soluklu hayallere , planlara ne kadar alışık olmadığımı fark ettim. Odama geçip komedi dükkanı açtım, gülebiliyorsam gülmek, ve huzurlu bir uyku istiyordum. Sabah beş buçukta yeniden buluşacak, dünyadaki diğer tüm kadınlardan vazgeçmek için tek sebebimi uyandıracaktım :)

Hiç yorum yok: