25 Haziran 2012 Pazartesi

Grupçuluk ve Çocukluk

Grupçuluk tehdit yoluyla sevgi talep etmektir. Sevgi pek çok insan için farklı anlam ifade eder. Grupçuluktan fayda gelmez. Grupçuluk sadece karşıt grupçuluğu doğurur. Grupçuluk, özgürleşmekten ziyade, yalıtır, fakat bütün bunları bi kenara bırakalım.
Herkes yapıyor bunu zamanımızda. Üç arkadaştan ikisi kendi arasında gruplaşıyor mesela..
Fakat örgütlemediğimiz bazı grupları düşünün. Çocukları örneğin..
Çocuklardan daha az hakka sahip bir grup geliyor mu aklınıza?
Dövülürler, okula gönderilirler, kenara itilirler, gerek görüldüğünde süslenirler, istendiği zaman yıkanırlar, arada sırada yemek verilirler, ne zaman uyuyacakları, uyanacakları, konuşacakları, susacakları söylenir. Liste böyle uzayıp gider..
Mazeret onların bu işleri kendi başlarına yapamadıkları biçimindedir..
Kendi çocukluğumu çok iyi hatırlıyorum. Gerçek bir köleydim. Cumartesi temizlik günüydü. Pazar pikniğe gidilirdi. Hafta içi okul ödevler ve görevler vardı. Gece altıma işediğim için annem acımasızca döverdi beni. Babama karşı saygılı olmamı ve ne isterse yapmam gerektiğini söylerdi. Lisedeyken biraz daha iyiydi. En azından yapmakla zorunlu olduğum şeylerin en azından bazılarının ilerde işe yarayacağını keşfetmiştim. Ama gazetelerin ikinci sayfalarında haberler devam ediyordu..
Bir annenin küçük kızını itaatkar olmayı öğretmek için kaynar suya soktuğunu okumuştum. Bir baba ayakkabılarıyla çocuğunun üzerinde tepindikten sonra rakısını açıp televizyon seyretmiş. Bir çocuk annesi tarafından aç bırakılarak öldürülmüş. Günlük gazeteler bu gibi bir çok haberle doluydu.
Çocukların bir grup oluşturup dünyaya hakim olabileceği düşüncesi kanımı kaynatıyor. Herhangi bir kadından daha çok heycanlandırıyor beni bu düşünce. Sevdiğim kadından bile. Çünkü o bile beni umursamıyor çocuklar kadar.
Eğer bir gün çocukların toplanıp banka soyduğunu ve bütün parayı dondurma ve oyuncağa yatırdığını duyarsanız, bilin ki bu işin arkasında ben varım.

Hiç yorum yok: