17 Haziran 2011 Cuma

yanık kaşar peyniri kokusu

Yine evdeydik.. Dışarısı beni boğuyordu, insanlar, arabalar, flört eden çiftler, sosisli yapan genç adam, trafik ışıklarında beklemek, uzun şehir içi otobüs yolculukları.. Yanımdaydı. Her zamankinden daha hiddetli bir biçimde bağırdı, telefondaki mesajları görünce. İlk gördüğüm andan beri sorunları olduğunu biliyordum. Ama bu kadar abartacak kadar değildi. Bana mesaj kutusunda gördüğü her kızla düzüşüyormuşum muamelesi yapıyordu. Keşke diye geçirdiğim mesajlar oldu içimden ama değildi işte. Hiç düşündüğü gibi olmadı. Ağlayıp sızladı dakikalarca. Eline geçirdiği her şeyi yere attı. Tek sebebi, yanık tenin tatlılığı  ve elbisenin bir kadının üzerinde ne kadar seksi olduğunu söylememdi. Ben o olmadığı zamanda bunu söylüyordum ve kimse sesini çıkarmıyordu. Ne güzelmiş.. Böylesi çekilmez..
Aradan on ya da on beş dakika geçmeden özürdileyip yalvarırdı gitmemem için. Defalarca yaptı bunu, sayısını hatırlamadığım kadar gereksiz şey söyledi. Tutarsızlığa da katlanamazdım hiç. Kadınları zehirliyordum, ne kadar rahatsız edici şey yaparsam yapayım benden kopamıyorlardı. Bu onların eksikliğiydi.. Eğer aldatıldığını düşünüyorsan tekmeyi vurursun kıçına biter. Yapamıyorsan eğer şikayetçi olmayacaksın.
3 aya yakın geçirdim orada ve sonra yeni bir ev. Şehrin tam ortasında, bütün güzelliklere yakın. Çantamı alıp çıktım. Bir gece ailemle kaldım ve şimdi çocuklarla 5 gün tatil :)
2 ay çektiğim kabızlıkta sona erer umarım, yazmak gerek. Demi ?
Yanık kaşar peyniri kokusu da romanımın adı :)

Hiç yorum yok: