20 Nisan 2010 Salı

nato caddesi

harikaydı herşey ve kafamda en ufak bir önyargıdan oluşan olumsuz duygu kalmamıştı. Koridor tarafında oturuyordum ve yolculuğun nasıl geçeceği hakkında en ufak bir bilgim yoktu. etrafımda neredeyse hiç sohbet etmediğim insanlar vardı fakat nedeni belli olmayan bir mutluluk içindeydim. zaten cam kenarına oturmam, insanlara güvenim olmadığından böyle olduğunu düşünürdüm hep, kaçaçak bir yer olmaması.. otobüs giderken,ölüm ve başka bir insan arasında. hangisini seçeceğimden emin değilimdir genelde ama bu sıralar bütün insanları seviyorum galiba. Sağ bacağıma vuran kalorüfer sıcağı haricinde herşey güzeldi. otobüsün muavini, önümde oturan uzun boylu, düzgün fizikli kadına en azından otuz kere bir şey isteyip istemedğini sorduğu halde ben susuzluk çekiyordum. kadın olmalıymışım. Güzeldi, Ankarayı izledim sabah ve anılarımı düşündüm. Ne kadar geride kaldıklarını düşündüm. Camda kendi yüzümü görüp, güneşin yansıma yapmadığı bir yere denk getirmeye çalışıyordum burnumu. Gülümsedim sonra. Biraz daha yolumuz vardı ve aklıma gelen tek yer karanfil sokaktı.. halbuki giderek uzaklaşıyorduk ankaradan. Ankaranın bi ucu, nato caddesinde bir şehrin nasıl sona erdiğini gördüm, ilginçdi. burada yaşamak güzel olucaktı..

Hiç yorum yok: