2 Temmuz 2011 Cumartesi

''iki göz oda'' de

Yalnızdım uzun zamandır ve hiç bir kadına ilgi duymuyordum. Kendimi bir erkekten çok cinsiyetsiz bir uzaylıya benzetiyordum. Yaklaşık 1 sene devam etti böyle. Sadece 2 odası bulunan bir evde yaşıyordum. Kirası ucuzdu. Her gece orta kalite bir şişe şarap içebilecek kadar. Yemek çok az yiyordum. Sürekli okuyor ve internetle meşgul oluyordum. Ziyaretçim de yok denecek kadar azdı. Yalnız olmak tek mutlu olduğum şeydi o sıralar. 3 senedir aynı adamla idare eden bir kadınla tanıştım internette. Bırak 3 seneyi 3 saati bile aynı insanla geçirmeye tahammülüm yoktu. Uzun süre sadece konuştuk. Bıkmıştı aynı adamla sevişmekten. Değişiklik arıyordu ve bu macera için beni seçmişti. Oldukça içi bir fiziği vardı. Çok zeki ve anlayışlıydı. Erkekleri tanıyordu. Old Town da bir bara gittik ilk defa. Çingeneler zamanıydı.. Müzik eğlendiriyordu. Birer bira içtik. Ve sonra birer tane daha. Kolumdan tutup hiç bir şey söylemeden dışarı çıkardı beni. ''Her masum adamı tenhada sıkıştıran bir kadın vardır'' diye geçirdim içimden. Üniversitenin yurdunda kalıyordu. Gördüğümüz ilk taksiye bindik. Yalnız kaldığımı biliyordu. Her şeyi tek gecede yaşamak ona göre değildi. Son görüşmemizden sonra defalarca üniversitede buluştuk. Genelde sevgilisiyle birlikte vakit geçiriyordu. Yıllardır aynı yolu aynı insanla yürümek en dehşet verici ölümlerden bile daha can yakıcıydı. Sürekli bir şeylerden kaçarak görüşmeye devam ettik. Daha öncede bir doktorla yaşamıştım buna benzer bir olayı fakat bu kadar zevk vermemişti.. Onada söylüyordum sürekli ''bu sıkıcı ilişkin bir gün bitecek ve aklına ilk ben geleceğim.'' Öyle oldu; doktor sevgilisi onu terk etti.  Ve bir gün gitar kursundan çıkarken ilk beni aradı..
Old town gecesinin üzerinden 1 sene geçmişti.. Ve hala o sevgilisiyle birlikte. Artık bu şehirde yaşamıyor. Bende o iki göz odalı evden çıktım. Uzun mektuplar gidip gelir aramızda. Bir çok kez birbirimizi aramışızdır. Diğer bütün kadınlarım gibi ona da değer verdim, hak ettiğinden fazlasını. Ama onu hiç bir zaman gömmedim toprağın altına. Elli yaşıma geldiğimde uzun sakallarımı elimle tarayıp, şarabımı yudumlarken aya bakıp şöyle diyeceğim;
''Ohh..! Bir zamanlar cinsiyetsiz bir uzaylıydım ve dünyadaki hiç bir erkek onu hak etmiyordu''

Hiç yorum yok: