29 Kasım 2010 Pazartesi

-8-

Kadın odama girip şöyle dedi. ‘’Sende sevdiğim ilk şey, odanda televizyon olmaması. Eski sevgilim her Allahın günü televizyon seyrederdi. Sevişme zamanımızı televizyon programına göre ayarlamak zorundaydık. Evinle ilgili diğer sevdiğim şeyse, son derece dağınık olması. Yerlerde bira şişeleri, çöpler, birikmiş bulaşıklar, pis bir tuvalet, paslanmış tıraş bıçaklarının atıldığı  bir banyo.’’
Evi tertipli düzenli bir adam gördüğüm zaman onda yanlış bir şeyler olduğundan kuşkulanırım. Aşırı derecede temizse bil ki cicidir, homodur büyük ihtimalle.
 Harika biriydi O. Çok güzeldi ve sadece bir adam sahipti ona, yüksek lisans öğrencisi. Daha önce bir çok sefer, sadece tek bir adamın sahip olduğu kadınlara ortak olmuştum ama bu sefer ki hiç de adil değildi. Eğitim görmüş yeteneksiz, sıradan insanlar eşitsizlikleri dengeliyordu. Demek istediğim, bu devirde kendi kendini eğitmiş yetenekli insanların dışındakiler, toplumun ön gördüğü, sistemin içindeki eğitime maruz kaldıklarında ne düşündükleri ne hissettikleri yada hissedemedikleri önemsenmeden birinci sıraya konurlardı. Eğitim yeni tanrıydı bu zamanda ve eğitilmiş adam yeni jenerasyonun efendisiydi. En güzel kadınlarla daha çok eğitilmiş adamlar düzüşürdü. Bunu önemsemiyordum, çünkü 24 yaşımdaydım ve yeterince güzel kadınla birlikte olmuştum. Ama hem cinslerim hakkında böyle düşünmüyordum. Çünkü çoğu, güzel kalçalı kadınların tanrı olduğunu sanıyordu. Ve aynı tasavvuf edebiyatında olduğu gibi tanrıya ulaşmak için her şeyi yapıyorlardı. Bu sorunu çözmeleri gerekiyordu kendi içlerinde.
Sabah uyandığımda şehvet dolu olurdum.  Eğer akşamdan kalmaysam tek çare sıcak bir kahve ya da güzel bir kadındı. Aralarında pek fark yoktu ama sert bir kahve ilk tercihim olurdu.
Sürekli kavga ederdik onunla. Bir kadınla bir kere kavga etmeye başladıysan eğer, her şey bitmiştir. Eğer devam ediyorsan bir şekilde, kendine zarar veriyorsundur. Flörtçü bir tipti ve bu beni rahatsız ediyordu. Ne zaman dışarıda yemek yesek, içerdeki adamlardan birini kesiyor olduğuna emindim. Sonraları rahatsız olmaktan vazgeçtim ve elimden geldiğince çok kadınla aldattım onu. Hatta bir gün genç gözleri fıldır-fıldır bakan sarışın uzun boylu bir kadınla evime doğu yürürken yakalanmıştım. Yine bağırıp çağırdı bana. Gereksiz sorgulamalar. Sarışın kadın gitti ve beni eve sokup bir tane sağlam yapıştırdı kulağıma. Koltuğa oturmuştum ve arkasından küfür ettim; tam bir fahişe bu diye düşündüm o an, iki kadınım vardı biraz önce ve şimdi hiç biri yok, çekilmez!

Hiç yorum yok: