25 Eylül 2013 Çarşamba

- 21 -



Gerçek insanların sohbetleri sıkıcıdır, sıradan şeylerden bahsederler ve alışılagelmişten. Babaannemizden kalan kurallara dayanır hayatları. Oysa babaannemiz doğduğunda dünya bu kadar boktan değildi. Şimdi hayatta kalmak için yapmamız gerekenler insanı deli etmeye yeter..

Babaannemizin kurallarından kurtulanlar, kaldırımda şarap içerlerdi ve öğleden sonra uyandıklarında salçalı tost yerlerdi yarım ekmeğe. Gerçek insanlar sevmezdi bu tipleri. Hatta şaraptan nefret ettikleri gibi onlardan da nefret ederlerdi. Devlet memuru olma ya da altında son model bir araba olması fikrine alıştırılmışlardı ve bunların hiçbirine sahip değilsen bir anlamın yoktu bu hayatta. Sabah 8 de başlayan mesaiye alışıktılar ve içilecekse en lüks mekanda içilmeliydi. Katil olmak ya da kanserle eş değer bir hastalığa sahip olmak gibi geliyordu kulağa tüm bunlar.

Yeni bir şişe şarap açtım ve trafik ışıklarında duran otomobillerin içlerindeki insanları düşünmeye devam ettim..

Hiç yorum yok: